Seydikemer Ziraat Odası

Vatan Hürriyet Ekmek

ZOBİS
ZOBİS
Seydikemer Ziraat Odası > Haberler > “Tarımsal Potansiyelimizi İyi Değerlendirmeliyiz”

“Tarımsal Potansiyelimizi İyi Değerlendirmeliyiz”

Büyükşehir yasasının ardından ilçe olan Seydikemer’de bürokratik yapılanmaların yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının kurumsallaşma çalışmaları da hızla devam ediyor. Bu yapılanmalardan biri olan Seydikemer Ziraat Odası Başkanı Muhsin Gümüş ile ilçenin tarımsal potansiyelini, hayvancılık alanında yapılması gerekenleri, tohum ıslahının önemini ve bölgenin kalkınmasındaki tarımsal üretimin oynayabileceği rolleri konuştuk. Oda Başkanı Muhsin Gümüş tarımın ülke ekonomisindeki payının düşük olmasının geçmişte yürütülen tarım politikalarının yetersizliği gibi hususlara bağlıyor… Son yıllarda artan devlet desteklemelerinin önemine de değinin Gümüş, oda olarak hedeflerini, projelerini ve bölge tarımının geleceği için ortaya koydukları vizyonu siz değerli okuyucularımızla paylaştı…


Bize Seydikemer Ziraat Odası’nın kuruluş sürecini kısaca anlatır mısınız?

Odamız resmi olarak 28.04.2014 tarihinde Fethiye Ziraat Odası’ndan ayrılarak 02.05.2014 tarihinde ilk kuruluş işlemlerine başlamıştır. Başlangıçta 12.625 üye devri ile faaliyetlerimize başladık. Aktif olmayan üyelerimizin kaydının silinmesiyle halen 12.277 üyeye hizmet vermekteyiz. Personel sayımız 1 Genel Sekreter, 3 Memur ve 1 hizmetli olmak üzere 5 kişiden oluşmaktadır. Odamıza bağlı 1 ilçe merkezi ve 61 mahalle bulunmaktadır. Yeni kurulacak olan 3 mahalle ile bu sayımız 64 olacaktır.

 

Ziraat odaları birliği ne için kurulmuştur, sorumluluk alanları nedir?

Odalarımız Merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Ziraat Odaları Birliği bünyesinde faaliyet gösteren ülkemizin en büyük sivil toplum kuruluşu ve çiftçilerimizin sesi olarak görev yapmak üzere 6964 sayılı Kanunla görev tanımları yapılan Sivil Toplum Kuruluşlarıdır. Ziraat Odaları, 6964 sayılı kanundaki yazılı esaslar uyarınca meslek hizmetleri görmek, çiftçilerin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, çiftçilik mesleğinin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek disiplin ve ahlakını kollayıp gözetmek, çiftçilikle iştigal edenlerin mesleki hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde hizmet veren kuruluşlarıdır.

 

Seydikemer’de tarımsal faaliyetler hangi alanlarda yürütülüyor? Bölgeyi tarımsal alanda cazip kılan faktörler nelerdir?

Bir kere şunu ifade etmeliyim ki ilçemiz tarımsal ürün çeşitliliği açısından son derece zengindir. Ayrıca burada yetiştirilen ürünlerden bazıları hem ülkemizin iç pazar ihtiyacını karşılamada hem de yurt dışına ihracatta önemli bir paya sahiptir. Ayrıca ilçemizin bir başka özelliği de tarımsal alan bakımından Muğla’mızın en geniş ilçesi olmasıdır. İklim açısından ülkemizde görülen tüm çeşitliliklerin yaşandığı coğrafi bir yapıya sahip olmamız nedeniyle çay, kivi ve çeltik tarımı dışında her türlü tarımsal üretim yapılabilmekte, meyvecilik ve yem bitkileri konusunda da çeşit sayımız her geçen gün artmaktadır. Biz Seydikemer Ziraat Odası olarak bu zenginliğin artırılmasına dönük gerekli gayreti göstereceğiz. İlçemizde tarımsal yatırımları cazip kılan en önemli faktörlerden biri şüphesiz her türlü hububat, meyve ve sebzenin yetişmesine elverişli iklim yapısıdır. Özellikle sera üretiminde son yıllarda ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Bölgemizdeki ürün çeşitliliğini şu şekilde sıralayabilirim; Kumluova, Karadere, Karaköy, Eşen mahallelerinde domates; Kabaağaç, Bağlıağaç, Kınık mahallelerinde  taze fasulye, barbunya ve tarla sebzeciliği; Arsa mahallemizde meyvecilik ve özellikle üzüm; Seki mahallemizde meyvecilik, Bekçiler mahallemizde patates;  Kayabaş, Çaltılar ve Çobanisa Mahallelerimizde tarla sebzeciliği ve son yıllarda yayla seracılığı; Ortaköy ve Paşalı mahallelerimizde de yer fıstığı tarımı ön plana çıkmaktadır. Bunların yanı sıra alabalık üretim tesisleri bölgenin istihdamında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca bal üretimi de son yıllarda teknolojik imkanların da entegre edilmesiyle birlikte bölgenin kalkınmasında önemli bir faktör olarak ön plana çıkmıştır. Bunlara ilaveten büyük baş ve küçük baş hayvancılığın da son yıllarda büyük gelişme kaydettiğini söyleyebilirim.

 

Peki Muhsin Bey, bahsettiğiniz bu alanlarda üretim kalitesinin artırılması için ne gibi iyileştirmeler yapılmalıdır?

Bu sorunuza çağımızın gerektirdiği tarımsal üretim politikalarını ön planda tutarak cevap vermek isterim. Zira artık tarım sadece toprağa bir ürün ekip geçimini temin edecek kadar hasat etmekten ibaret değildir. Tarım ülkelerin kalkınma hamlelerinde öncelikli alanlardan biri haline gelmiştir. Kendi kendine yetebilen ülkelerin kalkınması bu nedenle daha kolay hale gelmektedir. Bu açıdan yaklaştığımız zaman şunu kesin olarak görürüz, tohum ıslahı ve çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi. Bu ikisini gerçek anlamda başardığımız zaman biz bu alandaki bir çok şeyi başarmış sayılırız.